Planlama Yaklaşımı

Mekansal analizlerin tamamlanmasının ardından, vizyon ve stratejilere yönelik müdahale bölgelerinin analitik düzlemde belirlenebilmesi nedeniyle sentez çalışmaları yapılmıştır. Aşağıda sentezde kullanılan yöntemlere ve temalara göre hangi yöntemlerin kullanıldığına yer verilmektedir.


Sentez raporuna buradan erişebilirsiniz.
 


Sentez Temaları


Metodoloji


 


Yeşil Alan ile Sosyo-Demografik-Kültürel Yapı İlişkisi
Kırılgan Nüfusa Göre Erişim ve Yeterlilik Açısından Sorunlu Alanlar


Kentteki kırılganlık tespit edilirken; çocuk nüfus, yaşlı nüfus ve engelli nüfus parametreleri dikkate alınmıştır. Her bir parametre kendi içinde puanlandırılmış, ağırlıkları eşit düşünülerek ortalaması alınmış ve birim alanlardaki kırılganlık puanı hesaplanmıştır.
 

Kırılgan nüfusa göre hem erişim hem de yeterlilik açısından sorunlu olanlar birim alanlar yoğun olarak Bağcılar, Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli ve Ümraniye ilçelerinde bulunmaktadır. 39 ilçenin 36’sında bu alanlara rastlandığı görülmüş ancak Adalar, Çatalca ve Şile ilçelerinde tespit edilmemiştir.
 


 


Yeşil Alan ve Çevresel-Ekolojik Yapı İlişkisi
Doğal Vantilasyon Bakımından Kritik Ekolojik Koridorlar
 

Vantilasyon, kirli havanın temizlenmesi ve taşınmasını sağlamaktadır. Yükseklik, rüzgar koridorları, hakim rüzgar yönü ve hakim rüzgar yönündeki oto yollar doğal vantilasyon için önem taşımaktadır.
 


 

Mikro İklimsel (Mezo-İklim) Açıdan Kritik Bölgeler

 

İl genelinde mikro ölçekte farklılıkların oluştuğu, açık ve yeşil alanların mikro iklimde etkili olduğu gözlenmiştir. Yapılaşmanın arttığı bölgelerde gerek sıcaklık gerek yağış ve nem oranlarında değişiklikler göze çarpmaktadır. Yapılaşmanın az olduğu, açık ve yeşil alan oranının fazla olduğu noktalarda iklimsel verilerin pozitif yönde olduğu görülmektedir.



 

Su Kaynakları
 

İstanbul, hidrolojik açıdan birçok su havzasına ve genel olarak geçirimli yüzeylere sahip olması, orman alanlarında ise hidrolojik fonksiyonun görülmesi sebebiyle su kaynakları açısından olumlu veriler sunmaktadır.
 


 

Flora - Fauna - Vejetasyon - Biyoçeşitlilik

 

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılan Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı’na göre; İstanbul’da damarlı bitkiler grubunda 2267 takson bulunmaktadır. Bu taksonların 48 adedi endemik, 3’ü ise lokal endemik türlerdendir.



Tarım ve Orman Bakanlığının IUCN (Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) kriterleri ile uyumlu geliştirdiği Ulusal Kırmızı Liste Endeksi’ne göre tehlike altında olan 25 tür bulunmaktadır. Tehlike altındaki türlerin bölgesel dağılımına göre; Çatalca ve Silivri ilçesinde yer alan Terkos Kasatura Kıyılarında 73 adet, Eyüpsultan ilçesinde bulunan Ağaçlı Kumullarında 14 adet, Sarıyer ilçesinde bulunan Kilyos Kumullarında 15 adet, Sultangazi, Başakşehir ve Sazlıdere barajında bulunan Batı İstanbul Meralarında 19 adet, Sarıyer ve Beykoz ilçelerinde bulunan Kuzey Boğaziçi’nde 36 adet, Sahilköy-Şile Kıyılarında 13 adet ve Ömerli Havzasında 37 adet tür sayısı tehlike altındadır.



Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı’na göre İstanbul’da toplam 483 omurgalı hayvan türü bulunmaktadır. Çiftyaşarlarda 8  taksondan 1 tanesi, Sürüngenlerde 30 taksondan 4 tanesi, Memelilerde 52 taksondan 8 tanesi, Kuşlarda 355 taksondan 37 tanesi, İç su balıklarında 38 taksondan 5 tanesi IUCN kriterlerine göre tehdit altındadır.


 

Mavi Yeşil Altyapı ve Ekolojik Fonksiyon Etkinliği Olan Bölgeler

 

Birim alan modeli yöntemi kullanılarak üretilen sentezde, etkinlikleri ve karakteristikleri farklı olduğundan ve farklı müdahale biçimleri gerektirdiğinden il geneli ve metropolitan yerleşim alanı olmak üzere iki çalışma yapılmıştır.

İl genelinde; orman alanları, tarım alanları, su yüzeyleri, havza sınırları, doğal sit alanları, yaban hayatı geliştirme sahası, önemli bitki alanı-önemli doğa alanı, kentsel yeşil alan envanteri, hidrojeoloji, dere hatları ve taşkın alanları olmak üzere toplam on bir adet değişken kullanılmıştır. Metropolitan yerleşim alanında ise tarım alanları ile orman alanları puanlamanın dışında tutularak dokuz değişken kullanılmıştır.

İl geneli mavi yeşil altyapı ve ekolojik fonksiyon etkinliği olan bölgeler;

     - Avrupa yakasında; Çatalca, Silivri, Sarıyer ve Eyüpsultan ilçelerinde,

     - Anadolu yakasında; Beykoz, Kartal ve Sultanbeyli ilçelerinde yoğunlaşmıştır.
 

Metropolitan yerleşim alanında mavi yeşil altyapı ve ekolojik fonksiyon etkinliği olan bölgeler ise;

     - Avrupa yakasında; Sarıyer ve Eyüpsultan ilçelerinde,

     - Anadolu yakasında; Beykoz, Maltepe, Kartal ve Sancaktepe ilçelerinde yoğunlaşmıştır.




 


Yeşil Alan ve Planlama İlişkisi
 Açık ve Yeşil Alan İhtiyacı Bakımından Öncelikli Bölgeler

 

Kişi başına düşen yeşil alan miktarının yetersizliği, erişim sorunu ve kullanıcı yoğunluğu birlikte değerlendirilerek, İstanbul geneli açık ve yeşil alan ihtiyacının en yüksek olduğu bölgeler belirlenmiştir.

Esenyurt, Bağcılar, Bahçelievler, Sultangazi ilçeleri başta olmak üzere İstanbul merkez kentsel yerleşik alanının büyük bir bölümündeki birim alanlar açık ve yeşil alan ihtiyacı bakımından 1. ve 2. öncelikli bölgeler olarak tespit edilmiştir. Nüfusu daha az olan Silivri, Çatalca, Arnavutköy, Beykoz, Şile ilçelerinin geneli ve Eyüpsultan, Çekmeköy İlçelerinin kuzey bölgelerindeki birim alanlar ise en düşük önceliklendirme olan 3.öncelikli olarak ortaya çıkmıştır.


Kamusal Edinim Açısından Uygun Alanlar

 

Kamusal alanların edinimi mekânsal olarak incelendiğinde; üzerinde yapılaşma olmayan, İBB veya Kamu mülkiyetinde olan alanlar ön plana çıkmaktadır. Beykoz ilçesinin kuzey bölgeleri, Çekmeköy ilçesinin güney bölgeleri ve Silivri ilçesinin kuzeyindeki bölgeler bu alanlara örnektir. Yerleşim alanlarının içinde kalan bölgeler incelendiğinde ise; büyük alan kullanımları gerektiren çalışma alanları ve altyapı alanları ön plana çıkmaktadır. Maltepe, ve Tuzla askeri alanları, Atatürk Havalimanı, Cebeci taş ocakları kamusal edinim puanı en yüksek olan alanlardır.
 


Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı ve Esenler ilçesindeki imar planlarında açık ve yeşil alan olarak planlanmış alanlar, çalışma sonucunda kamusal edinime uygun alanlar olarak görülmektedir. Ancak, bu alanlar İmar Kanunu’nun 18. Maddesi’nin uygulanacağı alanlardır. Uygulama tekniği açısından bu alanlarda açık ve yeşil alanların edinimi için kamu mülkiyetinin aranması veya kamulaştırma işlemleri yapılması gerekmemektedir. Alanın mevcut durumunda nüfus az olduğu için yeşil alan ihtiyacı bakımından da öne çıkan bir bölge değildir. Burada planlanan açık ve yeşil alanlar, bölgeye çekilecek yeni nüfusa hizmet edeceği için kentin mevcut yeşil alan ihtiyacını karşılayacak bir potansiyel oluşturmamaktadır. Ayrıca, Kanal İstanbul projesi aracılığıyla yapılaşmaya açılması hedeflenen ve imar planları onaylanan Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı, mevcut durumda mavi-yeşil altyapı açısından önemli olan Sazlıdere Barajı ile tarım ve orman alanlarını kapsamaktadır. Bu bölgede kentsel yayılmanın önlenmesi, su kaynaklarının ve doğal niteliğinin korunması, kentin ekolojik değerleri açısından kritik önemdedir.



 

Açık ve Yeşil Alan İhtiyacı ile Kamusal Edinim Değerlendirmesi

 

Çaprazlama sonucunun İstanbul il sınırları incelendiğinde yeşil alan ihtiyacının önceliğinin ve kamusal edinim uygunluğunun 1. derece olduğu alanlar yerleşim alanı içerisinde dağınıklık gösterdiği görülmektedir. Beylikdüzü, Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa ilçelerinin kuzey bölgeleri, Beykoz ve Üsküdar ilçelerinin sınır olduğu bölge, Sarıyer ilçesi güneyi gibi alanlar kamusal edinim bakımından en uygun, yeşil alan ihtiyacı bakımından en öncelikli alanlar olarak tespit edilmiştir.



 

Yerleşim Alanı Dışında Kalan Hassas Bölgeler ve Metropolitan Yerleşim Alanında Öncelikli Müdahale Bölgeleri

 

Metropolitan yerleşim alanında değerledirme yapılırken; hassas yüksek seviye kırılgan nüfus içeren, yeşil alan ihtiyacı bakımından 1. ve 2. derece öncelikli alanlar, yeşil alanların kamusal edinimi bakımından 1. ve 2. derece uygun alanlar, metropolitan yerleşim alanında mavi yeşil altyapı sistemi ve ekolojik fonksiyon bakımından ise 3. derece etkinliği olan bölgeler birim alan sentez modelinde müdahale edilecek alanları belirlemek için kullanılmıştır. Mavi yeşil altyapı sistemi diğer üç değişkene göre birim alan sentez modelini ters yönde etkilemektedir. Çünkü yerleşim alanında mavi-yeşil altyapı bakımından zayıf olan alanlara müdahale etmek gerekeceği için 3. Derece etkin alanlar en yüksek puanı alacak şekilde birim alan sentez modeline dahil edilmiştir.

Metropolitan yerleşim alanı dışında kalan ve koruma kullanma dengesi açısından hassas bölgelere sahip birim alanlar ise kendi içinde puanlanarak; orman alanları, tarım alanları, su yüzeyleri, havza sınırları, doğal sit alanları, yaban hayatı geliştirme sahası, önemli bitki alanı-önemli doğa alanı, kentsel yeşil alan envanteri, hidrojeoloji, dere hatları ve taşkın alanları olmak üzere toplam 11 adet değişkenden elde edilen sonuçlar kullanılarak birim alanlara işlenmiştir.

Yerleşim alanı dışında kalan ve koruma-kullanma dengesi açısından ortaya çıkan hassas bölgeler ile metropolitan yerleşim alanında öncelikli ihtiyaç, öncelikli kamusal edinim, kırılgan nüfus, mavi-yeşil altyapı ve ekolojik fonksiyona sahip müdahale bölgeleri birlikte ele alınmıştır. İl geneli kısa, orta ve uzun vadede oluşturulacak stratejik eylem planları için yönlendirici olması sağlanmıştır.



 


Yeşil Alanlar ile Tarihi, Kültür Mirası ve Turizm İlişkisi
Sit Olarak Tescil Edilen Yeşil Alanlar


Kentte doğrudan sit olarak tescil edilmiş olan yeşil alanlar  bulunmaktadır. Bunlar; kent parkı olarak hizmet veren Abbasağa Parkı, Yıldız Korusu, Emirgan Korusu, Büyük ve Küçük Çamlıca Koruları, Validebağ Korusu, Yoğurtçu Parkı ve Florya Atatürk Ormanı; rekreatif orman alanı olarak hizmet veren Polonezköy Tabiat Parkı ile Danamandıra Tabiat Parkı ve pasif yeşil alan olarak sınıflandırılan Karacaahmet Mezarlığı’dır. 



 

UNESCO Dünya Miras Alanlarında Bulunan Yeşil Alanlar
 

1972 yılında UNESCO’nun 17. Genel Konferansı’nda kabul edilen “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen üstün evrensel değere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan bu değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacını taşımaktadır.

Dünya Miras Komitesi tarafından 1978 yılından itibaren oluşturulmaya başlanan Dünya Miras Listesi’ne dört bölgeden oluşan ‘İstanbul’un Tarihi Alanları’ 1985 yılında dâhil edilmiştir. Üstün evrensel değere sahip bu dört bölge; Tarihi Yarımada Sarayburnu’ndaki Arkeolojik Park; Süleymaniye Camii Külliyesi, çarşıları ve yerel yerleşimi ile Süleymaniye Bölgesi; önceden Pantokrator Kilisesi olan şimdiki Zeyrek Camii etrafındaki yerleşim ile Zeyrek Bölgesi ve Theodosius surlarının iki yanında uzanan önceki Blachernae Sarayı kalıntılarını da içeren Kara Surları alanıdır. 



 

Tarihi Korular


İstanbul, tarihi miras olarak çok sayıda saray, kasır, koru ve parklara sahip olmuş bir şehirdir. Günümüze kadar ulaşmış korular, genellikle eski saray ve köşklerin bahçeleri iken Cumhuriyet döneminde halka açılarak rekreasyon amaçlı kullanılan ağaçlık alanlardır.
Korumanın temel ilkelerinden biri, tarihi çevrelerde doğal ve kültürel peyzaj elemanları arasındaki ilişkiyi tanımak, korumak ve geliştirmektir. Tarihi korular çok değerli kültür anıtları ve bugünün kentsel yaşam ortamlarıdır. İstanbul’da pasif ve aktif yeşil alan statüsünde korular bulunmaktadır. Analiz raporunda tüm korular detaylı incelenmiştir. Bu bölümde koru olarak tescil edilmiş, tarihi korular ele alınmaktadır.

Tarihi koruların 12 adedi aktif olarak rekreasyon amaçlı kullanılırken, 8 adedi pasif yeşil alan statüsündedir. Bu ayrım yapılırken kamusal kullanım esas alınmış; özel mülkiyetteki Naile Sultan Korusu ya da kamu mülkiyetinde olmasına rağmen halka açık olmayan Halide Hanım Korusu gibi korular pasif olarak sınıflandırılmıştır. Vakıf mülkiyetinde olup, üyelik ile kullanılabilen Cemile Sultan Korusu ve Bağlarbaşı Korusu; vakıf üyelerine yönelik sosyal tesis niteliğindedir, ancak sınırlı bir kesim için de olsa belli bir rekreasyon ihtiyacını karşıladığı düşüncesiyle burada aktif statüde değerlendirilmiştir.


 


Yeşil Alanlarda Doğal ve İnsan Kaynaklı Riskler


Yeşil alanlar, doğal afetler ve insan kullanımının yarattığı dolaylı ya da doğrudan etkiler nedeniyle risk altındadır. Taşkın, sel, heyelan, erozyon, deprem gibi doğal afetlerin yanı sıra kentsel yayılmaya bağlı yeşil alan kaybı ya da vandalizm gibi tehlikeler de bulunmaktadır. Artan nüfus, yoğun ve kontrolsüz yapılaşma, iklim değişikliği gibi kaotik durumların varlığı yeşil alanlar üzerindeki baskıyı, korunabilirliğini ve sürdürülebilirliğini önemli ölçüde etkilemektedir.

Çalışma kapsamında; iklim, taşkın, yangın, heyelan, erozyon, kuraklık, tsunami, afet toplanma alanları, kentsel yayılma ve vandalizm başlıklarında İstanbul'daki açık ve yeşil alanlara yönelik risk değerlendirmeleri yapılmıştır.

 
Yüzey Sıcaklıkları
 

2017 yılında yapılan ölçümler sonucunda, kent genelinde 22 – 470C arasında değişim gösteren yüzey sıcaklıklarına göre, risk altında (370C üstü) değerlendirilen yeşil alanların sayısı 725’tir. Bunların 394’ü aktif yeşil alan, 331’i ise pasif yeşil alandır. Risk altında olan yeşil alanların daha çok Avrupa Yakası’nda özellikle Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Esenler ve Sultangazi ilçelerinde yoğunlaştığı görülmektedir.



Kentsel Yayılma


2019 yılında tamamlanan İstanbul Kentsel Dayanıklılık (Resillience) çalışmasında kullanılan 1995 – 2009 – 2014 yıllarına ait kent makroformları, 2022 yılı arazi kullanımı çalışmasıyla elde edilen kent makroformu ve orman alanları süperpoze edilerek tarihsel süreçte kentin mekânsal yayılım eğilimleri karşılaştırılmıştır.

Tarihsel sürece bakıldığında, İstanbul kent makroformunun 1995 – 2009 yılları arasında batı yönü ön planda olmak üzere doğu – batı aksında geliştiği, 2009 – 2014 yılları arasında bu gelişimin kuzeye doğru kaydığı ve 2022 yılına kadarki süreçte havalimanı başta olmak üzere yapılan uygulamaların tamamıyla kuzeye doğru yöneldiği söylenebilmektedir.

İstanbul’un kuzeyini kaplayan orman alanları düşünüldüğünde, bu alanların sürekli olarak bir tehdit altında olduğu görülmektedir. 2022 yılına kadar özellikle Başakşehir, Eyüpsultan, Çekmeköy ve Beykoz gibi çeper ilçelerde yayılım gösteren yapılaşma bu ilçelerdeki orman alanları ve yeşil alanlar için birincil öncelikli risk olarak görülmektedir.